Herkese selamlar.
Kasım ayı jet hızıyla geçti. BIST 100’ün 98.469 puandan 106.904 puana yükseldiği, herkesin umutlarının tekrar yeşerdiği ve ağız dolusu sövmediği bir ayı geride bıraktık.
Portföy çılgınca değer kaybederken, dipsiz kuyuya taş atar gibi hisse senedi alırken ya da kendimi umutsuzca motive etmeye çalışırken, bugünlerin geleceğini tabii ki umuyordum ama paniklemekten kendimi alamıyordum.
İnsan yatırım yaptığında ve kendi parasını ortaya koyduğunda, aslında alın terini umutlarını, geleceğini ortaya koymuş oluyor.
Ünlü işlemci Jesse Livermore’in dediği gibi: “Piyasada sadece iki duygu vardır: Umut ve korku. Sorun şu ki, korkmanız gerektiği zaman umutlu olursunuz, umutlu olmanız gerektiği zamansa korkarsınız.”
Bu ay portföyde dağılımında bir değişiklik yaptım.
%100 olan hisse senedi varlığımı, her hisse senedinden aşağı yukarı %10 satarak %90’a indirdim. %10 da altına geçtim.
Böylece düşüşlerde hisseye çevirdiğim nakdi tekrar hisse portföyünün dışına çıkarmış oldum. Bu tutarla kendimce uygun bulduğum bir zamanda Eurobond’a geçmek için beklemeye geçtim.
Hadi başlayalım.
